DAHA İYİ GÜNLER / BETTER DAYS

 


Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar. Önceki yayınladığım yazının üzerinden tam tamına bir yıl geçmiş :') Nasıl bir tesadüf oldu bilmiyorum ama ertesi yılın aynı tarihinde bloğa dönmem bir hayli şaşırtıcı oldu. Neyse efendim, benim için zorlu geçen bir yılın ardından tekrar yazma cesareti bulduğum için kendimle azıcık gurur duyuyorum. Çok istedim çok daha önceden buralara gelmeyi ama, hayat yokuşları sağolsun pek buna müsaade etmedi. Bu geçen bir yılda gerçekten çok güzel şeyler izledim, deneyimledim ve buna hala devam ediyorum. Yazma cesaretim tekrardan kırılmaz ise, bol bol yazı yayınlamayı çok istiyorum. Çünkü sevdiğim şeyler üzerine yazmak sanırım bana gerçekten çok iyi geliyor. 

Konumuza tekrar dönecek olursak, geçen haftalarda izlediğim enfes bir filmi sizinle paylaşmak istiyorum. 2019 yapımı bir Çin filmi olan bu yapım, 2021 yılında yabancı dalda en iyi film Oscarına aday olmuş bir yapım. Almış olduğu birçok ödül ile de sinemaseverlerin ve izleyicilerin büyük beğenisini kazandığını söyleyebilirim. O halde gelin filmin künyesine hep birlikte bakalım.


ADI: Better Days, Shaonian de ni

TÜR: Dram

YÖNETMEN: Derek Tsang

SENARYO: Wing-Sum Lam, Yuan Li, Yimeng Xu

YAPIM YILI: 2019

SÜRE: 135 dk.

ÜLKE: Çin, Hong Kong


OYUNCULAR:

Zhou Dongyu - Chen Nian

Jackson Yee - Xiao Bei

Fang Yin - Zheng Yi

Ye Zhou - Wei Lai


KONUSU.

Çin’de neredeyse 10 milyon lise öğrencisinin geleceğini belirleyecek sınav zamanı gelmiştir. Diğerleri gibi Nian’da bu zorlu sınav için hazırlanmaktadır. Fakat bir sınıf arkadaşının intihar etmesi üzerine, Nian okuldaki zorbaların hedefi haline gelmiştir. Gizemli genç bir adam ise Nian’ı bu zorbalardan korumaktadır.

(Sinemalar.com'dan alınmıştır.)






Better Days.. Bu film için cümlelerime nereden başlayacağımı gerçekten bilmiyorum. Ama şunu belirtmeliyim ki son derece sarsıcı ve günümüz dünyasının belki de en göz ardı edilen bir konusunu tüm gerçekliğiyle bizlere sunan bir film bu. Zorbalık.. Akran zorbalığı. Hepimizin belki de kulağına az çok aşina olduğu bir kelime fakat hiçbirimizin dönüp iki kere düşündüğü bir konu değil. Özellikle Güneydoğu Asya taraflarında çokça yaygın olduğunu bilsek de, aslında tüm dünyaya yayılmış bir adet kötülük türü. Bunu kötülük diye adlandırıyorum çünkü gerçekten tam anlamıyla bir kötülük. Hele de çocuk yaşta diyebileceğimiz, daha 18'ini bile geçmeyen bu çocukların dünyayla, hatta yaşıtlarıyla nasıl bir derdi olabilir diye düşündürüyor insanı. Çünkü bu kötülüğü yapmak için gerçekten sağlam bir iradeye ve gerçekten kötü bir kalbe sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. 




Filme tekrardan geri dönecek olursam, akran zorbalığına maruz kalan bir kız ve onu korumaya çalışan bir sokak gangsterinin hikayesi. Kulağa oldukça ilginç geliyor değil mi? Film ilerledikçe, hikayeye daldıkça kalbinizde kapanmış olan yaralar sanki yeniden ortaya çıkıyor. Okulda zorbalık üzerine intihar eden bir kızın ardından, başrol kızımız aynı zorbacılar tarafından yeni kurban seçiliyor. Yıllarca düzgün bir ailesi olmamış, kaçak yollardan ürün satan bir anneye sahip olan Chen Nian, okul derslerinde de oldukça başarılı bir öğrenci. 



Ta ki zorbalık sırasının kendisine gelmesine kadar.. Annesinin kaçak mal sattığı tüm ülkede yayılınca, Chen Nian'a karşı olan nefret daha da büyüyor ve kendini koca bir zorbalığın ortasında buluyor. Kimsenin dönüp bile bakmadığı, umursamayan yüzler arasında kaybolup gidiyor. Ve bu noktada sokak gangsteri olan Xiao Bei ile karşılaşıyor. 



Bir sokak gangsteri olan, Xiao Bei karakterini canlandıran Jackson Yee hakkında sanırım sayfalarca yazı yazabilirim. Bu nasıl mükemmel bir oyunculuk, bu nasıl mükemmel bir duygu aktarımı.. Sahnelerini hatırladıkça hala gözyaşlarımı tutamıyorum. Neyse.. Tekrardan konumuza dönelim. Bir sokak kavgasında Xiao Bei ile karşılaşan Chen Nian, hayatının belki de bu noktada değişeceğinden bir haberdi. Chen Nian kavgada oğlanı kurtarıyor ve Chen Nian, Xiao Bei'nin dikkatini çekiyor. Hikayede tam da işte bu noktada başlıyor. 



Katlanarak artan zorbalık, artık dayanılamayacak bir boyuta geldiğinden Chen Nian, Xiao Bei'den onu koruması için yardım istiyor. Buna karşı koyamayan Xiao Bei, her gün Chen Nian'ı korumaya başlıyor. Okula giderken, dönerken her daim onun arkasında onu takip ediyor. Zaman geçtikçe birbirine daha da alışan ikilimiz, aslında birbirlerinin her şeyi oluyorlar. Kısa da olsa Chen Nian'a olan zorbalık bir miktar son buluyor. 



Filmde öyle sahneler, öyle geçişler vardı ki, sanki acılı bir romanı okuyor gibiydik. Hayatta birbirlerinden başka kimsesi olmayan iki genç.. Tabi bu sırada hikaye derinleştikçe, Xiao Bei'nin de hayat hikayesini öğrendik. Neden böyle olduğunu, neden bu yolu seçtiğini. Zaten izlerken, karakterler üzerinde düşünürken aslında az çok tahmin ediyorsunuz karakterlerin nasıl bir geçmişe sahip olduğunu. 



Vehasıl kelam.. Filmin her bir noktası, her bir dakikası acı doluydu. Belki böyle anlatınca o derinlik çok hissedilmiyor ama izleyince ne dediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. Filmimiz nasıl bitti, hikaye peki nasıl devam etti, bunu anlatmak istiyorum lakin, filmin tadının izlenmeden kaçmasını istemiyorum. Çünkü özellikle filmin ikinci yarısı tam anlamıyla acının ta kendisi. Olaylar bir anda öyle bir noktaya evriliyor ki, ekranda böyle bakakalıyorsunuz..



Filmin daha fazla tadının kaçmaması için izninizle sonlara gelmek istiyorum. Ve biraz oyunculardan bahsetmek istiyorum. Jackson Yee'nin özellikle kendinden kıdemli, yaşça büyük ve aynı zamanda çok daha deneyimli bir oyuncu ile, böyle bir hikayede başrolü canlandırması benim için gerçekten takdir edilesi bir iş. Olduğu her sahnede duyguları içime öyle bir geçirdi ki, film ardından iki gün uyuyamadım sanırım. Ve aynı şeyleri Zhou Dongyu için de söylemek istiyorum. Enfes bir oyunculuk, enfes bir duygu aktarımı, enfes mimikler.. Özellikle Çin'li oyuncuların bu iki oyuncudan öğrenmesi gereken çok fazla şey var. Bu yapım sonrası bu ikiliyi tanıdığım için öyle mutluyum ki..





Çin sinemasının özellikle son yıllarda bu kadar gelişmesi ve bu denli gerçekçi hikayeleri ve çoğu sinemacının göz ardı ettiği bu konuyu, bu denli derin ve içten işlemesi gerçekten büyük bir alkışı hakediyor. İzlerken hayatta göz ardı ettiğimiz birçok şeyi düşündürüyor insana. Zorbalık adı altında baside indirgediğimiz bu kelime, belki de dünyanın hiç bilmediğimiz bir yerlerinde kaç tane gencin hayatını yok ediyor. Sadece zorbalık değil, filmde yüzümüze acımadan çarpılan o kadar çok gerçeklik var ki. Yok olmuş hayatlar, kenara itilen hayatlar. Kimsenin el uzatmadığı, el uzatmak istemeyeceği hayatlar. Bir insanın nasıl bir hayatı olursa olsun, aslında onun da diğer insanlardan hiçbir farkı olmayan duygulara sahip olduğunu bu film ile yeniden düşünürüz umarım. Göz ardı edilmiş duygulara ve insanlara dönüp bir kere de olsa bakmak bence bu hayatta bizlerin borcu olmalı. 

Böyle filmlerin daha çok artması ve insanoğlunun zorbalık olarak adlandırdığı bu gerçeğin, dünyamızdan yok olması umudu ile yazımı burada sonlandırıyorum..

Başka yazılarda görüşmek üzere''












,

Yorumlar