Karanlık ve hüzünlü bir Şubat ayını geride bıraktık. Yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insan yara aldı bu ay'dan. Kimimiz enkaz altında, kimimiz enkaz üstünde yaralandık. 6 Şubat.. Unutulmaz bir biçimde kazındı aklımıza yüreğimize. O günü yaşayan biri olarak yazıyorum bugün sizlere. Her günkü gibi normal bir gündü o gün de. Sıcacık yataklarımıza, her gün aşina olduğumuz yastıklarımıza koyduk başlarımızı. Olacaklardan habersiz, gürültülü dünyanın zihinlerimizi meşgul ettikleriyle uyuduk o gün yine. Binbir dünya kaygısı, gelecek kaygısı.. Meşguldü o gece kafam yine. Yeni bir diziye başlayıp kafamın bir nebze de olsa dağılmasını istemiştim. Bir dizi açtım, izleyip uyudum o gece. Yalnızca iki buçuk saat sonra saat 04:17'de sanki dünya yıkıldı başımıza. Beşik gibi sallanan evde, o an tüm hayatımın gözlerimin önünden film şeridi gibi geçtiğini hatırlıyorum. Dünya'nın sonunun geldiğini, insanlığın artık yok olduğunu düşündüğümü çok net anımsıyorum. Karanlık bir gece, karanlık sokaklar, karanlık insanlar.. Evden dışarıya kendimizi attığımızda gördüğüm yeni dünya tam da böyleydi. Korku dolu gözler, şoka girmiş ne yapacağını bilmeyen gözler. Etrafım tam anlamıyla bu gözlerle çevriliydi. Şaşkınlığımızı daha atamadan gelen yeni bir büyük deprem ve ardından saatlerce asla kesilmeyen büyük artçılar. 6 Şubat, deprem'in ilk günü hayatımın tam anlamıyla değiştiği bir gün. Dünya'ya artık dünya olarak bakamadığım, insanlara artık insan olarak bakamadığım, eşyalara artık eşya olarak bakamadığım yeni bir dünya benim için. İnsanın kurtulduğuna, ailesinin kurtulduğuna sevinemediği, sevincini yaşayamadığı, sevincin farklı bir ruh haline büründüğü bir gün 6 Şubat. Herkesin zihninde edindiği yer çok başka 6 Şubat'ın. Ama bir noktada insanlığın ortak buluştuğu tek bir duygu oldu: Hüzün. Sevinçler, üzüntüler, mutluluklar, gözyaşları. Hepsinin içinde hüzün vardı. Kim bilebilirdi ki 2023'ün Şubat ayının hepimiz için hüznün paylaşıldığı bir ay olacağı.
"İnsan insan'a lazım". Hayat mottom olmuştur bu söz her zaman. Ve ara ara kendime hatırlatırım, insan insana lazım, biz birbirimize lazımız, unutma lütfen bunu' diye. Hayat mottomun, kendini bana daha önce dünyada bu kadar net gösterdiğini hatırlamıyorum. Bu sözün gerçekliğini ilk kez bu kadar derinden hissettim ve gördüm. Deprem'in ilk gününden itibaren yardıma koşan binlerce insanımız, çalışanımız, farklı ülkelerden, farklı kültürlerden gelen binlerce insanın gösterdiği o ortak çaba, insanlığa olan inancımı yeniden yeşertti. Kuruyan duygularım, sararmış düşüncelerim yeniden yeşerdi. O dönemde canla başla çalışan ve hala çalışmaya devam eden o binlerce insana sonsuz teşekkürler. Kötülüğün kol gezdiği, insan haklarının ayak altına alındığı bu dönemde böyle manzaralar görmek, aslında dünyaya karşı hala umudumuz olduğunu, bu dünyada hala merhameti kurumayan binlerce insanın olduğunu gösterdi. Kötü günlerde birlik olmasak da, hep birlik olsak, hep iyilik var olsa bu dünyada keşke.
Ve Şubatın ardından..
Şubat kimileri için bir gün, kimileri için bir yıl gibi geçti. Bana soracak olursanız, bir gün cevabını veririm bu soruya. Aklım, ruhum, zihnim hala 6 Şubat'ta kalsa da, Mart'ın gelmesiyle yeni bir ben'in, yeni bir dünyaya ve yeni bir zamana adım attığı hissiyatı var içimde. Kalbim'deki hüzün hala geçmedi ve uzun bir süre geçmeyecek. Ama Mart ve sonrası içimdeki yaraları tedavi edecek. Buna inanıyorum ve inanmalıyım. Hepimiz inanmalıyız. Karanlık günlerin ardındaki o aydınlık günler, hepimize kucak açmış bizleri bekliyor. O kucağa öyle bir sarılalım ki bizi bir daha bırakmasın. O karanlık günlere tekrardan dönmek zorunda kalmayalım. Günümüz, geleceğimiz, hayatımız hep aydınlık olsun. Sıkı sıkı sarılalım aydınlığa. Ne biz onu bırakalım, ne de o bizi bıraksın. Buradan karanlıkta kalmış tüm ruhlara kocaman sarılıyorum. Herkes gibi, bizler de aydınlığı hakediyoruz. Şimdilik görüşmek üzere ⛅
Yorumlar
Yorum Gönder