MUTLULUK ÜZERİNE



Uzun süredir galaksi köşesine bir şeyler yazmak istiyordum. Hayat yine bu sıralar öyle yoğun ve tempolu geçiyor ki, 24 saatin bile yetmediği günler yaşıyorum. Bu günler geçip giderken ise, hep bir mutluluk arayışı içerisinde olduğumu farkettim. Nasıl bir mutluluk olduğunu sorarsanız, onu bende bilmiyorum :)

Hayat hep arayışlardan ibaret. Aşk, sevgi, mutluluk, hüzün, başarı, kariyer.. Hayatımız aslında bu arayışlarla çevrili. Farkında değiliz ama bu arayışlar bizleri umutsuzluğa sürükleyebiliyor. Hep korkmuşumdur, umutsuz ve olumsuz bir insan olmaktan. İnsanın korktuğu başına gelir ya, benimki de bu günlerde o hesaptan :) Büyük bir umutsuzluk zincirinin içine sıkışıp kalmış gibi hissediyorum bu günlerde. Geleceğe dair planlar, gerçekleşmeyi bekleyen hayaller.. Liste uzadıkça uzuyor. Çünkü bu duygunun sonu yok. Sonu olmadığı için de umutsuzluk gün yüzüne çıkıyor. 

Peki bu durumdan nasıl kurtulabiliriz, zinciri nasıl kırabiliriz? Mutluluğa ulaşmak aslında bu kadar zor mu? Bu sorulara yanıt aramak istiyorum bu yazıda. Klasik bir başlangıç olacak ama, mutluluk aslında hep bizimle değil mi. Düşündüğümde, etrafımda aslında mutlu olacağım çok şey olduğunun farkına varıyorum her zaman. Bu duyguyu neden bu kadar göz ardı ediyoruz bilmiyorum ama, bunun sebeplerinden birinin mutluluğun bize yanlış öğretilmiş olması diye düşünüyorum. Taş'tan, toprak'tan, yağmur'dan belki bulut'tan mutlu olmayı bilmiyoruz. Mutluluğun bizi tatmin etmesi için nasıl gelmesi gerek onu da bilmiyorum ama bu mutluluk denen formulü bir an önce çözmemiz gerek :) Küçük şeylerden bile her daim şükür duyan biri olmaya çalışıyorum, ama konu mutluluğa gelince gün sonunda yine asık suratımla baş başa kalıyorum. Belki de hayatın monotonluğu, aynı geçen günler, gerçekleşmeyi bekleyen ama gerçekleşemeyen hayaller buna sebeptir. Burada bir yandan devreye insanın iradesi, sabrı giriyor. Sabır ve mutluluk insan iradesinde birlikte çalışan duygular bence. Böyle düşünüp yazdıkça, bazı düğümler yavaş yavaş çözülüyor aslında. Ama hayatın her saattinde böyle bilinçli kalmak öyle zor ki. Sonuçta insanoğlu işte, bugün yediğini yarın unutan bir varlık :) 

Demem o ki, mutluluğu içselleştirmeden hiç beklemediğimiz yerden bile hissetmek gerek. Öyle günler gelsin ki, ayakkabı bağcığımızı bile bağlarken mutlu olalım istiyorum. Su içerken, yürürken, koşarken, gökyüzüne bakarken.. Mutluluk içimizde saklı, yeter ki onu orada hapsetmeyelim. Olabildiğince yanımızda tutalım ki kaybolmasınlar. Böyle böyle aradığımız mutluluğu bulabileceğimize inanıyorum, hatta biliyorum. Gerçek mutluluğun özüne varınca her şey çok daha güzel olacak. İnanmaktan, sabretmekten vazgeçmeyelim. Çünkü inanç insanı diri tutan yegane şey. Her türlü olaya, duruma karşı insana siper olan muazzam bir şey. Dilerim bu inanç bizi sonunda mutluluğa götürür.. ☺💕




Yorumlar